Antik çağlardan günümüze bir ticaret ve liman kenti olan İzmir, kuruluşundan bu yana pek çok medeniyete ev sahipliği yapmış; bu özelliği sayesinde farklı kültürler İzmir’de harmanlanmıştır. Doğu Akdeniz’deki en iyi korunmuş klasik antik dönem şehri Ephesus (Efes) Selçuk/İzmir’de bulunmaktadır. Selçuk, Meryem Ana tarafından ziyaret edildiğine inanılan ev, St. John’un İncil’i yazdığı Ayasuluk Tepesi gibi pek çok erken dönem Hristiyanlık kalıntılarına ev sahipliği yapmaktadır.
İzmir, tarihi boyunca sosyal mozaiği dâhilinde pek çok kültür ve din barındırmış, etnik gruplara ev sahipliği yapmıştır. Persler, Antik Yunanlılar, Asurlular, Romalılar, Bizanslılar ve Osmanlılar, İzmir’in uzun tarihi boyunca ev sahipliği yaptığı onlarca farklı uygarlıklardan sadece bazılarıdır. İzmir’de, günümüzde de kiliseler, sinagoglar, camiler antik tapınaklarla uyum içinde ve iç içe bulunmaktadır.
Şehrin tarihi geçmişinin zenginliği yemek kültürü üzerinde de etkili olmuştur. İzmir’in yemek kültüründe en çok Girit, Yunan, Balkan ve elbette Türk mutfağının etkileri görülmektedir. Şehrin mutfak kültürü, Osmanlı hükümdarlığı sırasında burada yaşayan Levantenlerin damak zevkine göre yeniden şekillenmiştir. Verimli toprakları ve şehri çevreleyen denizi sayesinde şehirde bol miktarda taze sebze ve deniz ürünleri temin edilebilmektedir. Son yıllarda giderek artan sağlıklı yiyecek talebi doğrultusunda da İzmir ve Ege mutfakları daha popüler hale gelmiştir.